Kabul edelim, yabancı dil öğrenmek çoğumuzun omuzunda bir yük!
İster beyaz yakalı bir plaza çalışanı olalım ister üniversite öğrencisi; birtakım fırsatları, yurtdışı imkanlarını veya yeni birileriyle tanışma şansını sırf İngilizce öğrenme işini ötelediğimiz için elimizden kaçırdık, kaçırıyoruz.
Hep bir sonraki seneye erteledik, para akıttığımız kurslardan medet umduk, her sene okulda derslere girdik ama bir şekilde akıcı konuşmayı başaramadık.
Bir şans daha!
Şimdi bebekliğimize dönme şansımız olsa, hangimiz bu işi o yaşta halletmeyi istemezdi? Üstelik küçük yaşta yeni bir şey öğrenmek daha eğlencelidir, adeta bir oyun gibidir.
Bir çocuk yeni şeyler öğrenmeye her zaman bir yetişkinden daha isteklidir. Bu da elbette öğrenme sürecini kolaylaştırır.
Sonuç olarak
Erken yaşta yabancı dil öğrenmek bir çocuk için yetişkine kıyasla çok daha kolaydır. Çünkü çocuğun utanma duygusu henüz bir yetişkin kadar ağır basmaz ve cesurca öğrendiğini tekrarlayabilir. Bizlerin öğrenmedeki “kesinlikle yanlış yapmamalıyım” engeli bir çocuk için bulunmayacaktır.
Üstelik algıları daha açık olduğu için öğrenme süreci de daha yumuşak olacaktır.